Görevsizlik Resen mi? Edebiyatın Adaletle Dansı
Bir edebiyatçı için her kelime bir evrendir; her cümle bir yargı, her hikâye bir mahkeme. Sözcüklerin kaderi, tıpkı insanlar gibi, kimin onları dile getirdiğine ve hangi bağlamda yankılandığına göre şekillenir. “Görevsizlik resen mi?” sorusu, kulağa hukukun teknik bir terimi gibi gelse de, derinlerde insanın varoluşuna ve dilin adaletle kurduğu ilişkiye dokunur. Bu yazıda, konuyu bir hukuk metninden değil, bir edebi sahneden okur gibi ele alacağız: kelimelerin tanıklığında, metinlerin gölgesinde, adaletin estetiğini arayarak.
Resenlik Kavramının Edebi Yankısı
Edebiyatta “resen” hareket eden karakterler vardır. Onlara kimse “git” demez, ama giderler. Dostoyevski’nin Raskolnikov’u, Suç ve Ceza’da kendi vicdan mahkemesini kurarken, aslında bir “resen karar” verir. Kimse onu yargılamadan önce, o kendini suçlu ilan eder. Bu, edebiyatın en derin adalet biçimidir: insanın kendi kendine hâkim olması.
“Görevsizlik resen mi?” sorusu burada başka bir anlam kazanır. Hukukun dilinde mahkemenin kendiliğinden, yani resen, görevsizliğe karar vermesi demektir bu. Ancak edebiyatın dilinde, bu kendiliğindenlik; karakterin, yazarın ya da anlatıcının bir farkındalık anına varmasıdır. Bir metnin kendi sınırını bilmesi, bir mahkemenin kendi yetkisini bilmesine benzer.
Metinlerin Görevsizliği: Sınırların Şiiri
Her metin, aslında bir sınır denemesidir. Şiir, anlamın; roman, hikâyenin; deneme, düşüncenin sınırlarını zorlar. Ancak her tür, bir noktada görevsiz kalır. Çünkü her metin, başka bir metnin alanına temas eder. İşte bu noktada, edebiyatın resen görevsizliği başlar.
Tıpkı bir mahkemenin “Bu benim alanım değil” diyerek davayı başka bir mercie göndermesi gibi, bir roman da bazen sessizce “Bu artık felsefenin işi” der. Ya da bir şiir, “Bu söylenemez, bunu susmak gerek” diyerek görevsizlik kararı verir.
Görevsizlik, bu anlamda, yazının olgunluk göstergesidir. Kendi sınırını fark eden her anlatı, aslında bir kendini bilme eylemi sergiler. Edebiyat, işte tam da bu farkındalıkta büyür; kelimeler, güçlerini suskunluklarından alır.
Karakterlerin Vicdan Mahkemesi
Her güçlü karakter, kendi içinde bir yargıç taşır. Shakespeare’in Hamlet’i, Kafka’nın Josef K.’sı, Camus’nün Meursault’su… Hepsi, birer iç mahkemenin sanıkları ve yargıçlarıdır. Onların hikâyelerinde resenlik, kaderin elinden alınmış bir inisiyatiftir. Kimse onları zorlamaz, ama onlar kendi kendilerine karar verirler.
Bu karakterler, toplumsal adaletin sınırlarını aşarak kişisel adaletin alanına geçerler. Bu, edebiyatın “resen görevsizliği”dir: toplumun hükmünü tanımadan, vicdanın hükmünü kabul etmek. Böylece “görevsizlik” bir eksiklik değil, bir özgürlük biçimi haline gelir.
Dilin Mahkemesi: Yazarın Resen Tavrı
Edebiyatın yargı dünyasında yazar, hem hâkim hem de tanıktır. Bir hikâyeyi anlatırken, bazen fark eder ki, kelimeler onu taşımıyor. Anlatı, artık kendi sınırına dayanmıştır. İşte o an, yazar resen görevsizlik kararı verir: cümle yarım kalır, sayfa kapanır, sessizlik konuşur.
Edebiyatta görevsizlik, yenilgi değil; zarafetle geri çekilmedir. Çünkü her kelime, bir diğerine yer açmak için bir noktada susmak zorundadır. Bu, anlatının vicdanıdır.
Görevsizlik Resen mi? Edebiyatın Cevabı
Edebiyat, evet der: görevsizlik her zaman resendir. Çünkü edebi bilinç, dışsal bir emirle değil, içsel bir sezgiyle hareket eder. Tıpkı iyi bir yargıcın hukuku doğru yorumlaması gibi, iyi bir yazar da metnin nabzını doğru duyar. Hangi cümlenin söyleyip hangisinin susması gerektiğini, içsel bir adalet duygusuyla bilir.
Bu nedenle “Görevsizlik resen mi?” sorusu, sadece hukuk değil, yazarlık etiğiyle de ilgilidir. Bir anlatının hangi noktada durması gerektiğini anlamak, belki de yazarlığın en büyük adaletidir.
Sonuç: Sessizliğin Adaleti
Edebiyatın evreninde, bazen en büyük karar sessizliktir. Görevsizlik, yargının değil, insanın ve kelimenin olgunluğudur. Resen alınan her karar, özgürlüğün bir ifadesidir — tıpkı yazarın kendi metnine karşı dürüstlüğü gibi.
Okuyucuya düşen, bu sessizlikte yankılanan anlamları duymaktır. Çünkü her birimiz kendi hikâyemizin hâkimiyiz, bazen de kendi mahkememizde görevsiz kalan birer tanık.
Etiketler: #Edebiyat, #GörevsizlikResenMi, #AnlatıVeAdalet, #YazarınSorumluluğu, #EdebiYorum